Bence hayat, kendimize uygun olan iklimi bulma yolculuğudur. Diyelim ki bir elma ağacıyız; her iklimde farklı gelişiriz. Ilıman iklimde köklerimizi derinlere salarak 4-7 metreye kadar uzayabiliriz, soğuk bir iklimde ise büyümemiz kısıtlanır, 2-4 metreyi geçemeyiz. Meyvelerimizin tadı, boyutu, rengi ve adedi, bulunduğumuz çevreye göre şekillenir. Tıpkı ağaçlar gibi, bizler de doğru ortamda varoluşumuzun en verimli haline ulaşabiliriz.
Arketepi nedir?
Alfalar,Betalar,Sigmalar,Deltalar,Omegalar. Bunlar sosyal paylaşım ve etkileşimde bulunan her topluluğun içgüdüsel fenomenleri. İçgüdüsel doğamızı temsil ederler. Bu yazımda iklim örneklerini çevremiz ve algılarımızın metaforu olarak kullanacağım. Fakat bir yandan… pritimive düşünüp bağlantıyı kurmanı bekleyeceğim senden.
İnsan doğası daha kompleks olmak ile birlikte içgüdüsel davranışlar net ve basittir. Bu yüzden bir kurt sürüsünü getir aklına sayın okuyucu. Her sürünün içerisinde hiyerarsiyi kendine göre evirmiş bir Sigma rastlarsın. Adapte olmak ile birlikte kendi planları ve aksiyonları olan. Farklılığı sürüce kabul görmüş ya da ayrı aldığı kararlara saygı duyulmuş bir sigma hep vardır.
Günümüz Türk Geleneksel Aile yapılarında bu resmi oluşturalım şimdi;
Baba figürü Alfa , Anne Beta tasklarini alırlar. Sürünün yeni üyeleri ise Delta. Burada sürünün yeni üyeleri Deltalıktan Beta’ya geçiş yapabilir, roller değişebilir. Daha geniş aile yaşamlarda, erkeğe devreden hilafi alfalık sistemlerine rastlıyoruz. Sürü genişlediğinde daha pasif kalmış eski Alfalar ve Betalar. Birbirinden farklı bir çok kombinasyon üretebiliriz, kültürlere göre radikal değişim gösterecektir bu durum.
Yer, zaman, demografi bu rollerin dağıtımında ve sürünün alışkanlıklarında temelleri oluştururlar.
Sosyal çevrede hepimiz bir rolü almak zorundayız. Varoslusal karakterimizin, içinde bulunduğumuz iklimdeki uyumunu sorgulayalım şimdi. Ve tabi ki kategorize edelim;
Keza bu sosyal çevrelerimizde aldığımız rol, karakterimizin iklimi ile örtüşüyorsa daha verimli olacağız demektir. Bakın buraya dikkat etmek lazım; keza direkt olarak mutlu olacaksın demiyorum. Ama doğru iklimde kendini daha doğru ifade edebilirsin ya da gerçek potansiyeline ulaşabilirsin diyorum. Mutluluk ve uyum farklı şeyler. En mutlu olduğumuz an çevremiz ile en uyumlu olduğumuz an değildir çoğunlukla.
Kendimizi tanımaya, varoluşsal karakterimizin doğasını ve günümüz koşullarındaki kimyasını anlamaya çalışarak başlamalıyız.
Mesela sigma karakter, toplumsal hiyerarşide kendine özgü bir konum bulan, bağımsız ve içe dönük bir figürdür. Liderlik özellikleriyle Alfa’ya benzeseler de Sigma’lar, dikkat çekmekten çok kendi içinde güçlü olmayı tercih ederler. Bu bağımsızlık, onları toplumsal normların ötesine taşır ve kendi kurallarını oluşturma özgürlüğünü sunar. Sigma karakter, toplumun beklentilerine uymak yerine kendi varoluşsal gerçekliğini yaşar; bu yolculuk derin bir içsel keşif sürecidir.
Peki “Sigma”’nın verimli iklimi nedir?
Öncelikle ben bir sigmayım. Ve bir sigmanın doğru ikliminden bahsedebilirim yalnızca sana yolculuğumdaki deneyimlerle.
Kariyer; genellikle bireysel katkı sunan rollerde başarılı olurlar. Direct report değil de blue print ile ona bağlı kişilerler ile çalışmak gibi. Daha stratejik, daha proje bazlıdırlar. Eleştiriden hoşlanmazlar, bir de benim gibi Virgoysanız – hiç hoşlanmazsınız. Bu formasyonda kendilerinin en verimli haline (diğer duygu durumları stabil düşünürsek) ulaşırlar.
Sosyal çevre; Sosyal çevrelerinde ise kendilerini kısıtlamayacak, özgürlüğüne saygı duyacak ilişkilerde verilmlidirler. Yetenekleri ya da becerileri mutlaka ve mutlaka içinde bulunduğu ortamda farklılık yaratmalı ve talep edilmelidir. “A” planını bir başkasının yapmasını isterler ama onların kafalarında hep kendi planları vardır. Ana plana yüzdeyüz sadık kalmasa da, adapte olurlar. Onun yolu ile sürünün yolu farklılık gösterdiği örneklerde, çevresi tarafından seçimimnin kabul görmesini ya da anlayışla karşılanmasını beklerler. Bu koşullar altında en verimli hallerine ulaşırlar.
Es seçimi; Burada Alfa – Beta ilişkisi yerine Sigma ve Sigma yolculuğu en verimli haline ulaştırır küçük kurdu. Örnek olarak; geleneksel aile yapıları ya da ilişkiler yerine günümüz modern batı kadın erkek ilişkileri yapısında verimli olurlar.
Geçmişte olsaydı bugün barbar olarak kabul gören Nordic toplumların kadın erkek ilişkileri buna güzel bir örnek olarak gösterilebilirdi.
Tekrar ediyorum, burada verimlilik ve üretkenlikten bahsediyorum. Mutluluk diğer duygu durumları ile birlikte kümülatif bir sonuçtur.
Başlangıca alıyor ve serbest düşüyorum şimdi;
-qte-
Bence hayat, kendimize uygun olan iklimi bulma yolculuğudur. Diyelim ki bir elma ağacıyız; her iklimde farklı gelişiriz. Ilıman iklimde köklerimizi derinlere salarak 4-7 metreye kadar uzayabiliriz, soğuk bir iklimde ise büyümemiz kısıtlanır, 2-4 metreyi geçemeyiz. Meyvelerimizin tadı, boyutu, rengi ve adedi, bulunduğumuz çevreye göre şekillenir. Tıpkı ağaçlar gibi, bizler de doğru ortamda varoluşumuzun en verimli haline ulaşabiliriz.
-uqte-
Hey Sigma, yolcuğun tadını çıkar öncelikle.
Kendini dinle. Hayat sana şuan tam olarak doğru iklimi sağlamamış ya da hiç sağlamayacak olabilir. Siyah ve beyaz değil günümüz, doğadan uzaktayız endüstriyelleşen hayat ve gelişen teknoloji ile birlikte. Grileri yönetmek bu çağın metası. Bunu kabul ederek başla, hayal kırıklılığı yaşama sonra.
Fakat yolculuğun sırasında, hayatın sana en doğru iklimi yakalayabilmek adına yol ayrımları ve şanslar çıkaracağını unutma. Bazı bazı doğru iklimini yaratabilmek adına, sen cesur kararlar almalı ve seçimlerini yapmalısın. Bunun için bazen çok emek vermen gerekecek, bazı bazı ise çok kolay olacak.
Bazen göreceksin dağın yolunu, ama halat bulman gerekecek öncelikle. Bu bazen bir dakika sürecek bazense yıllarını alacak. Belkide hiç vermeyecek sana en verimli iklimi hayat. O zamanda küsme.
Ya da daha fazlasını aramak istemezsen, bulunduğun iklimi bir şekilde sevdiysen ve yetinebiliyorsan, eyvallah. Burada kalmakta bir seçenek.
Biliyor musun!? ben bunu denedim ama… İşte ama…
Yetinebileceğim iklimlerde mutsuz olmadım eyvallah, ama mutlu da olmadım. Görece verimli olmak mutlu kılmadı beni.
O yüzden yolculuğum, hayatın her alanında doğru iklimimi bulmakla geçiyor. Bazen birbirleriyle kesişiyorlar ve seçim yapmak zorunda kalıyorum. Seçimlerimizin doğru olup olmadığını ise yalnızca zamanla anlayabiliyoruz. Bazen kendimizi gerçek iklimimizden uzaklaştırıyoruz farkında olmadan. Olsun sen yolculuğu sev. Sonuç dediğin sürecin bir parçası, resmin tamamına bakarsan.
Sen resmin tamamını kucakla.
Andre Maurois’in “İklimler” inden alıntı ile bitirelim
En çelimsiz nehir bile, eninde sonunda ulaşır denizine.